28 Mayıs 2012 Pazartesi

EĞİTİMDE ADELET

EĞİTENLE EĞİTİLEN ARASINDAKİ MUVAZENE Muvazene, eğitimde eğitenle eğitilen arasındaki denklik yani eğitimde ölçüyü tutturmaktır. Eğitimdeki muvazene aynı kurum düzeninde aynı konumda farklı iki duruma hitap eder. Bunlardan birincisi eğitenin eğitimdeki durumu, ikincisi ise eğitilenin eğitim durumudur. Burada eğitenin durumu dahi otoritesinin sağlanması ve bildiğini karşıdakilerin anyacağı şekilde aktarıp mezc olmasıda iki durumdur. Burada da eğitenin, birincisi otoritede istibtad-otorite durumuyla karışıklık yaşamadan ve yaşatmadan eğitmesidir, ikincisi otoritede iğfal-otorite durumuyla kandırmadan celbeze ve değişim yapmadan eğitmesidir. Aynı zamanda bildiğine de iyi çalışıp ve kendini ayarlayıp eğitiği kişilerin hallerine göre sempatiyi sağlamasıyla olur. Eğitilen dahi birincisi ilkleri yaşamasıyla ikincisi konumuyla olmak üzere iki durumla eğitilir. Birincisi ilkleri yaşamada yani yeni öğrendiğinde ve yeni kişiler ve yeni şeylerle tanıştığında eksikliğin vermiş olduğu, ona göre durum dışı mevzularda şaşkınlıklara göre eğitilmeye dikkat etme durumudur. İkincisi ise konumun vermiş olduğu seviyeye göre eğitilme durumudur. Otoritede istibdat ve iğfal olması ve olamaması durumları eğitim temelinin hem şeklini hem keyfiyetini hem düzenini ve düzeni içerisindeki mizanını ve mizan içindeki intizamını hem de eğitimin önyargı bariyerlerini ya teşekkül ettirip çok güzel boyut kazandırır ya da infilak ettirip dağıttırır. İstibdat ve iğfali kullanmak en büyük hasareti intac ettirir yani meydana getirir. İstibdat, işleri ferdi yani tek olarak başkasını düşünmeden yapmaktır. İğfal, olan koşulları menfaat için şekillendirip karşıyı düşünmeden, ona fark ettirmeden ve onu başka şeyle meşgul edip gerçeği göstermeden istediğini yapmaya çalışmaktır. Ama birine menfaatle yaklaşıp onu menfaatine uyarlamak, onu düşünmeden onu farklı ve gerçekten sakındırarak yapılan kandırma zülümdür ve haklılığa haksızlıktır ve izzeti, insafı, merhameti, iknayı, dayanışmayı, tesanütü, himmeti yani gayreti, aklıselimi, adaleti, hürmeti, istinad noktasını, gayeye yani amaca hizmeti, gayreti, istek ve arzuları, bağlılığı, güvenceyi, toplum içinde istikbali ve ilalebeti ve toplumda mizanı, düzeni yok saymaya ve kurallara karşı tezadı yani zıtlıkları doğurur ve temellendirir. Yani istibdat her halükarda yanlıştır. Büyük bir insanın dediği gibi’’Her türlü istibdada karşıyım, en çokta karşı çıktığım istibdat türü, ilme olan istibdattır’’. Bir benzeri de iğfal için, ’’hindistanda Hintliler karanlık bir ağıra bir fiil koymuşlar ve dışardan gelenlerden ilki ağıra girip file elini vurup filin ayağı denk gelmiş eline ve fil bir sütuna benzer deyip çıkıyor.İkincisi giriyor elini dokunduruyor filin kulağına denk geliyor ve fil bir yelpazeye benzer deyip çıkıyor. Üçüncüsü giriyor elini dokunduruyor filin burnu eline geçiyor ve fil bir hortuma benzer deyip çıkıyor. Dördüncüsü giriyor elini dokunduruyor eline filin sırtı geliyor ve fil bir tahta benziyor deyip çıkıyor. Yani filin herkesin söylediği parçalardan mevcut olup ama gerçekten fil olmadığı birinin ışığı yakmasıyla tezahür eder yani ortaya çıkıyor. Eğitimde otorite ve eğitmek, eğitimi ve bilgileri, beceri ve gelişimi, düzen ve selameti, seviye ve hürmeti ve icraatçı ve tahhariciliği sağlamak, geliştirmek, artırmak ve kesretine yani çokluğuna ulaştırmanın yolu, işin ehline teslimiyettin ışığından ve hakikata inmek ışığından geçer… Sabrı cemilinize yani güzel sabrınıza dayanarak sizinle bir mevzuat hakkında alma ve vermeyi yanlışlıklar yapılmadan ve zorluk yaşatmadan verilmesi gerekeni nasıl verildiğini ve nasıl alındığını duyduklarımdan ve izlenimlerimden alarak kısa bir bahisle paylaşıyorum. Saygılarımla ve sevgilerimle… İnan KARAKUŞ PAÜ FTR YÜKSEK OKULU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder